İyi ki Doğdun Renzo Piano!
14 Eylül 1937 Cenova, İtalya doğumlu olan Renzo Piano’nun, bu hafta 81. doğum günü. Biz de çağdaş mimarlığa büyük katkısı olan mimarın, hayatı ve işlerine bu vesile ile bakmak istedik.
Aile Geleneği
Renzo Piano inşaat geleneğini sürdüren bir ailenin oğlu olarak dünyaya geldi. Dedesinin kurduğu inşaat şirketi Fratelli Piano, 2.Dünya Savaşı sonrasında, ev ve fabrikalar inşa etmekle birlikte, inşaat malzemeleri de satıyordu. Şirket babası tarafından sürdürülüp geliştirildi. Babası emekli olunca, inşaat mühendisi olan abisi şirketi devraldı.
Ailesinin iş geleneği ile ilişkili olmakla birlikte Renzo Piano, inşaatı değil mimarlık ve tasarım eğitimi almayı tercih etti. 1964 yılında Milan Politeknik Üniversitesi’nden modüler koordinasyon üzerine yazdığı tezi ile mezun olduktan sonra; hafif strüktürler ve basit üst örtüler üzerine çalışmaya başladı.
Piano’nun mimari dağarcığı ve inşai teknik tecrübesinin gelişmesinde Filedelfiya’da Louis Kahn ve Londra’da mühendis Zygmunt Stanislaw Makowski ile çalışmasının önemli etkisi oldu. Bunun yanında kariyerinin en önemli karşılaşmalarından birisi de Paris’te Jean Prouve ile tanışmasıydı.
1968 yılında Cenova’ da IPE firması için yaptığı fabrika binası ilk kişisel tasarımı yapı oldu. Bina, çelik taşıyıcılar ve kuvvetlendirilmiş polyester ile oluşturulan çatı sistemi ile dikkat çekti. Aynı yıl Milan Triennale’inde ustalıkla oluşturduğu sürekli membran sistemi ile bir pavilyon tasarladı. Bu çalışmaları hayatı boyunca yapı tekniklerinin sınırlarını araştırdığı, farklı yöntemlerle strüktüre ettiği binalarının işaretçisi niteliğindeydi. Bu denemeler ile başlayan mimarlık hayatı boyunca Piano, pavilyonlardan, restorasyon projelerine, müzeden, strüktür ve mobilya tasarımına uzanan farklı ölçek ve konseptlerde eser vermeye devam etti.
Renzo Piano: On the Shoulders of Giants from Louisiana Channel on Vimeo.
Centre Pompidou ve Yükselen Kariyer
Renzo Piano 1970 yılında Expo 70, Osaka için İtalyan Pavilyonu’nu tasarlamaya hak kazanarak ilk uluslarası işini aldı. Kardeşi ve aile şirketi ile birlikte sürdürdüğü tasarım ve inşa sürecinde, hafif strüktür ve kuvvetlendirilmiş polyester ile kurduğu pavilyon hem endüstriyel öğeleri kullanımı, hem de sanatsal görünümü ile beğeni kazandı.
Yaptığı Expo 70 pavilyonu İngiliz mimar Richard Rogers tarafından çok beğenildi. 1971 yılında Rogers ve Piano ortak ofislerini kurma kararı aldılar. B&B İtalya şirketi için tasarladıkları yönetim binası ile dikkat çeken ikili, Paris Pompidou Sanat Merkezi Tasarım yarışmasında yarışmaya hak kazandı.
Pompidou
Fransa’dan pek çok meşhur mimarın da katıldığı yarışmada Piano ve Rogers’ın tasarımının ödüle layık görülmesi ve uygulmaya geçirilecek olması, ikilinin hem az tanınıyor olmaları, hem de müze deneyimleri olmaması nedeni ile mimarlık camiasında şaşkınlığa yol açtı. Fakat Piano için gerçek ünü 34 yaşında kendisine getirmekle beraber, sonrasında yapacağı pek çok müze binasının yolunu açtı.
Richard Rogers ve Renzo Piano Pompidou Konferansı’nda, Görsel sahibi: Rogers Stirk Harbour + Partners
The New York Times’ın mimarlık dünyasını alt üst eden bir sonuç olarak nitelendirdiği tasarım, aslında mimari tavrın ve üslubun daha çok içini dışarı çıkaran bir bina olmuştu. Çağının en radikal binalarından biri olarak kabul gören Pompidou binasında, Rogers ve Piano çelik taşıyıcı sistemlerle kurduğu strüktür sistemi ile müze alanını biçimlendirmekle beraber, tüm taşıyıcı ve mekanik sistemleri binanın dışına taşıyarak iç mekanda kesintisiz açık alanları müzeye ve kullanıcıya sundu.
Müzenin kendisini, bir hareket döngüsü ve yaşayan bir makina olarak resmettiler. Binanın dışına yerleşen dev mekanik sistemler, borular ve taşıyıcılar işlevlerine göre ayrılarak renklendirildi ve cephe elemanına dönüştürüldü. Böylelikle binanın ikonik görüntüsü daha da kuvvetlendi. Tasarımı ile büyük tartışma yaratan Pompidou Binası, 31 Ocak 1977’de açılarak yüksek teknoloji eseri bir mimari ve şehircilik eseri olarak Parislilerin günlük hayatının önemli bir parçası haline geldi.
Peter Rice, Renzo Piano and Richard Rogers Pompidou inşaat alanında. Görsel sahibi: Rogers Stirk Harbour + Partners
İşleri ve Pritzker Ödülü
Piano, 1977 yılında Pompidou’nun inşaat mühendisi Peter Rice ile bir ortaklık kurdu. Tasarımlarını, taşıyıcı sistemlerin sınırlarını araştırarak kurgulayan Piano için bu ortaklık, inşai yöntemlerin, modüler sistemlerin ve yapım tekniklerinin tasarıma girdilerini denediği önemli bir süreç oldu.
Tasarım prensipleri ve mimarlığı, bir tarz ve okula bağlı kalmadan, o projenin ihtiyacına göre geliştirdiği yöntemler ve yaklaşımları ile Piano; bir çok işinde hem sistemleri kullanma biçimi ve zekası, hem de oluşturduğu estetik mekanlar ile beğeni topladı.
1998 yılında işleri ile Pritzker Ödülü’ne layık görülen Piano, jürinin değerlendirmesinde problem çözme yöntemleri ve proje yaklaşımlarında yine İtalyan olan ustalar Leonarda Da Vinci , Michelangelo, and Brunelleschi ‘nin ustalığı ve yöntemleri anılarak tanımlandı ve takdir edildi. Yapım tekniklerinin sınırları ve olasılıklarına kafa yormayı hiç bırakmayan Piano, tüm projelerinde sanatsal bir bütünlük ve projenin ihtiyacına cevap veren özellikli yaklaşımı ile mimarlık hayatı boyunca beğeni kazandı. Pritzker jürisi ve mimari çevrelerin altını çizdiği başka bir özelliği de tasarladığı ölçek ve konseptlerdeki binaların çeşitliliği ve tümü için doğru enstrümanı kullanıyor oluşuydu.
1998 yılında aldığı Pritzker Ödülü’nün yanı sıra Piano, Japon Sanat Derneği Praemium Imperiale Mimarlık Ödülü (1995), Amerika Mimarlar Enstitüsü Altın Madalya (2008) ‘nın da dahil olduğu pek çok ödüle layık görüldü. Radikal ve ilham verici işleri ile çağımızın en önemli mimarlarından biri olan Renzo Piano’nun ses getiren işlerinden örnekleri aşağıda bulabilirsiniz.