AURA-İstanbul 2019 Bahar Dönemi İstanbul Okumaları İle Başladı
İstanbul Okumaları, kapsamlı bir rotayı deneyimleyerek derinleşti.
AURA-İstanbul 2019 Bahar Dönemi Sertifika Programı, ilk iki haftasına Emre Demirtaş ve İrem Uslu yürütücülüğündeki ısınma atölyesi ile başladı. “Araştırma Tabanlı Tasarım Stüdyosu” kapsamındaki atölyenin odağı ise “İstanbul’u anlarken alınan pozisyonlar”;
Kendi başına varlığı olmayan ancak ilişkisel-yönelimsel tavrıyla anlamı inşa eden ilgeçler yani ‘pre-position’lar araştırmacıya ön-pozisyon belirleme safhasında düşünsel aracı haline geleceklerdir. İstanbul’un nesine [to], neresinden [from], ne ile [by] bakılacak, neyin izi nasıl sürülecektir? Her araştırmacının bireysel pre-pozisyonu, aynı yeri farklı biçimlerde inşa edecek; topografik, ilişkisel, biçimsel, fonksiyonel katmanların her biri farklı inşaların çakışması ile İstanbul’a ait çoklu bir kavrayış geliştirecektir.
“Prepositions of İstanbul” başlığıyla yukarıdaki tarif üzerinden ilerleyen atölye boyunca gezi, okuma, izleme, yapma ve birlikte yapma yöntemleri aracılığıyla mikro ve makro parçaları ve ilişkileri üzerinden İstanbul, hem bireysel hem de topluca bir kavrayış alanı olarak açılıyor. Bireysel pozisyonların farklılaşması ile yerler ve yerler-arası ilişkiler hem çoklu/çok yönlü hem de mekânsal okumalara olanak sağlıyor.
Mekanı varlığın pozisyonel bir hali olarak okuyan Heidegger’in Varlık ve Zaman kitabından “Çevreleyen Dünyanın Çevreselliği ile Dasein’in Mekansallığı” metni; İstanbula ait stereotipleri yeniden düşünmenin bir aracı olarak Pelin Derviş, Bülent Tanju ve Uğur Tanyeli’nin editörlüğünü yaptığı İstanbullaşmak kitabının kavramları; Çağlar Keyder’in İstanbul’un özellikle cumhuriyetin ilanından 2000lerin başına kadar olan tarihsel dönüşümünü ekonomi-politik ilişkiler ekseninde aktaran İstanbul: Küresel ile Yerel Arasında kitabının giriş metni, tartışmaları besleyici aracılar olarak kullanılırken; atölye, total bir örneklem ve düzlem sağlayan bir rota üzerindeki geziyle başladı.
Rota:
Rota, Karaköy’de Perşembe Pazarı’ndan başlayıp, Haliç üzerinden devam etti. Ayvansaray’daki havza çevresindeki yapılı çevrenin keşfi ile ilerledi. Kağıthane bölgesindeki dönüşümü izleyerek ulaşılan Talatpaşa Caddesi’ni takip ederek Levent’te gökdelenlere ulaştı.
Katılımcılar, belirlenen altı temaya yönelik, gruplar halinde çalışmalara başladı:
- Üretim – Tüketim Grubu
- Köy Grubu
- Havza Grubu
- Park – Orman Grubu
- Sokak – Cadde Grubu
- Yüksek Yapılar Grubu
Geziyi Ekipler Anlatıyor…
Üretim – Tüketim Grubu
“Başlangıç noktası olarak belirlediğimiz Karaköy Tünel’de buluşarak yola çıktık. Ardından Karaköy Balık Pazarı’nın önünden Fermeneciler Caddesi boyunca sahil kıyısından yürüyerek Perşembe Pazarı’nın ara sokaklarında dolaştık. Bu rota boyunca küçük ölçekteki üretim-tüketim yapılarını deneyimledik gözlemledik. Üretimi yerinde deneyimleyerek, ilk ağızdan dinleme ve iletişim kurabilme fırsatını yakaladık. Devamında, vapurla seyahat ederken panoramik açıyla gözlemlediğimiz Haliç Tersanesi ile Perşembe Pazarı’nın birlikte nasıl çalıştığı üzerine konuşmalar yaptık. Üretim-tüketim ağındaki mega yapı ve onu besleyen, yeri geldiğinde ondan beslenen, bir endüstriyel ticari yapı topluluğu arasındaki bağın süreçsel gelişimini ve geleceğe yönelik olası senaryoları sorguladık.”
Aslınur Bali, Büşra Hamzaoğlu, Gülüzar İlhan
Köy Grubu
“Ortaçağdan kalma tarzıyla örme metal zırh ve üstündeki baretin çağrıştırdığı anlam dünyasıyla Perşembe Pazarı’na kurgusal bir bakış atıyoruz. Bombardımandan çıkmışcasına zarara uğramış metruk binalar, içerisine ışık sızmayan sığınak benzeri yapılar, yer üstündeki savaştan kaçar gibi yer altına alınan dükkanlarla karşılaşıyoruz. Seferberlik düşüncesini güçlendiren silah satıcıları ve duvarlardaki militarist söylemler onlara eşlik ediyor. İnsanları savaş bölgesinden tahliye eden vapur yolculuğuyla gezimiz son buluyor. Yıkım ve terkin boyutunun ürkütücülüğüyle birlikte, sayısız inşaat alanıyla şantiyeye dönüşen kentin yarattığı tamamlanmamışlık hissiyle Karaköy’e veda ediyoruz.”
Zeki Eneshan Kavaklı, Ceylin Öz, Sebahat Karcı
Havza Grubu
“Gezinin; aslında rotayı da şekillendiren Haliç kısmında, Karaköy’den Ayvansaray’a geçerken suyun oluşturduğu sınırı ve havza morfolojisinin meydan oluşturma durumunu deneyimlerken aynı zamanda iki bölge arasındaki sosyal ve kültürel farklılaşmayı siluetler üzerinden okuma fırsatı da bulduk. Ancak Haliç’in sonu olan Kâğıthane’ye vardığımızda profilin aniden değişmesi ile Haliç kıyısında bulunmanın belirleyiciliğini fark ettik.”
Gülşah Güneş, Simge Gül Kökçü, Waseem Ahmad Sıddıquı
Park – Orman Grubu
“Şehirler geliştikçe yapay dünya ile doğal hayat bir mücadele içine giriyor ve bu mücadele, insan faktörünün etkisi ile doğanın aleyhine olacak şekilde dengeyi bozuyor. Bozulan düzen içinde doğa, şehir içinde bulunan boşluklarda, çatlaklarda kendini var ederek kent içine sızıyor.”
Deniz Akyürek, Dilara Edemen, Hülya Yavaş
Sokak – Cadde Grubu
“Talatpaşa Caddesi’ne ulaşıyoruz. Hem trafik hem insan açısından oldukça canlı bu cadde, belli ki çevrede yaşayanlar için bir araya gelme mekanı. Bu caddeyi yürümek, caddeyi anlamak adına bize iyi geliyor. Başladığımız yerdeki farklılıklar ile vardığımız noktanın birleştireni aynı zamanda. Kamusal ve özel olma durumlarını düşünüyoruz.”
Şengül Has, Dilem Dağ, Ayşenur Tuğçe Öztürk
Yüksek Yapılar Grubu
“Gezi sonunda Gültepe’nin ardından Levent’in yükselen yapılarıyla karşılaştık. Yüksek yapıların çevresiyle ilişki kurarken başta ölçek olmak üzere birtakım sosyolojik ve fiziksel farklılıklara yol açtığını gözlemledik. Bu farklılıklar, insan-bina, bina-bina ve bina-çevre ilişkilerinde bize farklı gözlem yapma şansı verdi. Bu nedenle, sıradaki çalışmamızda Levent 3 farklı pozisyondan bakılarak okunacaktır.”
Sena Temurer, Ayşen Feyza Kınalı, Gizem Mersin
Çalışmanın sonunda, her katılımcının bireysel aldığı pozisyonun ve kişisel ifadelerinin çakışmasıyla İstanbul’a kolektif bir bakış üretilecek. Bu kolektif bakış, hem İstanbul’da yaşayan katılımcılarının, hem sertifika programı için İstanbul’a gelenlerin bakış açılarıyla zenginleşecek.