Işığın ve Sadeliğin Mimarı: Tadao Ando
Pompidou Sanat Merkezi (Paris), 10 Ekim – 31 Aralık 2018 tarihleri arasında usta mimar Tadao Ando’nun retrospektif sergisine ev sahipliği yapacak. Minimal mimarlığın en önemli temsilcilerinden olan Ando için hazırlanan serginin küratörü Frederic Migayrou. Ando’nun 50 işini, 180 çizim, 70 orijinal maket, çeşitli video ve slayt gösterileri ile ziyaretçisine sunacak olan sergi; dört ana tema altında kürate ediliyor: ‘Kentsel Çözüm, Mekanın Temel Şekli, Peyzajın Orijinleri, Tarih ile Diyalog’ başlıkları Naoshima isimli merkezi bir enstalasyon ile kurgulanıyor.
Enstalasyon; Ando’nun Naoshima Adası’nda, doğal peyzajı ile kurduğu başarılı ilişki ile meşhur olan, açık hava mimarlık ve sanat müzesi projesini referans alıyor. Bu enstalasyon ve zengin içeriği ile sergi; Ando’nun ilham verici mimarlığının izlerini sürüyor. Malzeme, geometri, ışık, çevre ile kurduğu ilişki ve mekan deneyimi gibi konularda her zaman ilham verici ve sıra dışı tasarımları ile hayranlık uyandıran Tado Ando’nun yaşamı ve işlerine biz de daha yakından bakmak istedik.
Hayatı ve Gençliği
1941 Osaka doğumlu olan Tado Ando, 2.Dünya Savaşı’nın etkilerinin sürdüğü bir dönemde, Japonya’nın kalabalık bir şehrinde, ailesinin ikiz çocuklarından biri olarak dünyaya geliyor. Ailevi nedenlerden dolayı iki yaşında ikizinden ayrılarak büyükannesi tarafından yetiştirilmesine karar veriliyor. Yetiştiği çevredeki zorlayıcı iklim ve doğa koşularının, kendisinin mimari işlerinde doğa ile kurduğu başarılı ilişkiye yön verdiği düşünülüyor.
Agresif ve bağımsız bir çocuk olan Ando, kendisinden;
“Hiç bir zaman iyi bir öğrenci olmadım. Sınıfın dışında kendi başıma öğrenmeyi tercih ederdim. 18 yaşımda Kyoto ve Nara’daki birçok etkileyici geleneksel mimari eser olan tapınak, mabet ve çay evlerini gezmeye başladım. Mimarlığı gerçek mimari eserleri gezerek ve onlar hakkındaki kitapları okuyarak öğrendim.”
diyerek bahsediyor.
Alaylı Mimar
Günümüzde minimal mimarlığın en önemli temsilcisi olarak kabul gören Ando, herhangi bir mimarlık okulundan mezun değil. 12 yaşında eve gelen bir marangozdan çok etkilenerek çocuk yaşlarında ahşap işçiliğine başlayan Ando, yapısal üretimden keyif alsa da, hem üniversiteye gidecek maddi gücü olmadığından, hem de okulu sevmediğinden mimarlık eğitimi almıyor. Liseyi bitirdikten sonra büyükannesine bakması gerektiği için boksör oluyor. Bu sayede üniversite diploması olmadan yapacağı küçük işlere göre daha iyi kazanabileceğine inanıyor.
Boks yaptığı dönemde, tasarım ve inşa arzusu azalmıyor. Tokyo’ya yaptığı seyahat sırasında Frank Lloyd Wright’ın tasarlamış olduğu Otel İmperial’e duyduğu hayranlık sayesinde boks hayatını bitirip, mimarlık arzusunun peşinden gitmeye karar veriyor. İç mimarlık bölümlerinin gece sınıflarında, çizim dersleri almaya başlayan Ando; sonrasında dört yılını dünyanın çevresinde ünlü mimarların eserlerini gezerek ve bunların eskizlerini çalışarak geçiriyor. Le Corbusier’e özellikle Notre Dame du Haut Kilisesi’ne büyük hayranlık duyan Ando, beton duvarlarda özenle tasarlanmış açıklıkların iç mekanda sağladığı ışık ve deneyim zenginliğinden çok etkileniyor.
Mimarlık Kariyeri
1969 yılında Japonya’ya dönüp, 28 yaşında kendi ofisini kuran Ando, diploması ya da iş tecrübesi olmadığı için iş almakta zorlanıyor. Kendisi daha sonra, gençlik yılları ve kariyerinin başlangıcında sürekli umutsuz durumlarla mücadele etmek zorunda kaldığını ifade ediyor. 1973 yılında ilk yapısı olan Tokmishima Evi’ni inşa ediyor. Bu tasarımı, en ünlüsü Azuma Evi olan ve kendisini üne kavuşturan bir seri ev projesinin ilki oluyor.
Azuma Evi projesinde, hayal edilmeyen bir şey yaparak; geleneksel ahşap evlerle çevirili bir alanda brütal bir binayı korkusuzca tasarlayıp, inşa ediyor. Bu proje ile 1979 yılında Japonya Mimarlık Enstitüsü Ödülü’nü kazanıyor. 65 metrekarelik bu küçük ev, Ando’nun mimarlığını eşsiz kılan temel prensiplerinin (ışık etkisi, malzeme ve duvarların önemi, geometri ve doğa ile kurulan kusursuz ilişki) hepsinin özelliklerini taşır nitelikte. Toplumu yeniden şekillendirmenin, kenti değiştirmekten geçtiğine inanan Ando, bunun da ancak evi değiştirmek ile mümkün olduğunu söylüyor.
Tasarımda Zen Etkisi
Japonya’daki spiritüel yaşam Ando’nun stilinde önemli bir etkiye sahip. Sadeliğin güzelliğini temsil edebilmek için hiçliğin ve boşluğun da önemsenmesi gerektiğine inanıyor. Tasarımlarında kompleks bir dolaşım, etkileyici ve sade iç mekanları gösterir nitelikte oluyor. Dış görünüşten çok, içsel duygulara önem veren Zen inanışının etkileri, tüm işlerinde dış mekanların sadeliği ve iç mekanlardaki deneyim zenginliği ile hissediliyor.
Tado Ando Atölyesi, Fotoğraf: Kaita Takemura / Port
Tadao Ando Atölyesi, Fotoğraf: Kaita Takemura / Port
Ando’nun konut projeleri ile gelen başarısını, daha sonra dini mekanlarda kurduğu atmosfer takip ediyor. Işık Kilisesi, Su Şapeli gibi dini mekanlarda Ando, kullanıcılarına zengin iç mekan deneyimleri sunduğu ve kusursuz betonunun imzası haline geldiği projeler yapıyor. Daha sonra renovasyondan, müzeye, fabrikadan, üniveristeye yayılan farklı konseptlerde tasarım yapma fırsatı buluyor. Mekan ve malzeme kalitesinin yanı sıra Ando, binaların doğayla iletişim kurmakla ilgili bir sorumluluğu olduğuna inanıyor. Binaların bulunduğu yapılı çevreyi, ya da doğasını daha iyi deneyimlemek için bir araç olduğunu düşünüyor. Geometri ve malzeme bilgisini bunun için kusursuz bir şekilde kullanmayı başarıyor.
Pritzker Ödülü
Derinlikli dünya görüşü ve sadeliğinden taviz vermeyen Ando, tasarımları ile yüzyılımızın tartışmasız en büyük mimarlarından biri haline geliyor. 1995 yılında Pritzker Ödülü’ne layık görülen Ando, 100.000 dolar para ödülünü 1995 Kobe Depremi’nde ailesini kaybeden çocuklara bağışlıyor. Ando’nun mimarlığı, hayatı, etkilendikleri ve hatta betonu ile ilgili kişisel cevaplarına daha detaylı bakabileceğiniz röportajına https://www.surfacemag.com/articles/tadao-ando/ bağlantıdan ulaşabilirsiniz.
Ando’nun eserlerinden örnekleri aşağıda bulabilirsiniz.
–Azuma Evi, Sumiyoshi (Japonya), 1976
–Koshino Evi, Ashiya (Japonya), 1981
–Işık Kilisesi, Ibaraki (Japonya), 1989
-Su Tapınağı, Awaji Adası (Japonya), 1991
–Benesse Evi, Naoshima (Japonya), 1992
-Benesse Sanat Alanı, Naoshima (Japonya), 1992-1999
–Vitra Konfreans Pavilyonu, Rhein, (Almanya), 1993
-Pulitzer Sanat Vakfı , St. Louis (A.B.D.), 2001
–Armani Showroom, Milano (İtalya), 2001
[…] https://aura-istanbul.com/index.php/2018/10/05/isigin-ve-sadeligin-mimari-tadao-ando/ […]
[…] Işığın ve Sadeliğin Mimarı: Tadao Ando […]