Küresel ölçekte gerçekleşen ve yakın gelecekte de yoğunlaşarak devam edecek olan kentsel nüfus artışı, özellikle metropol alanlarında daha büyük nüfus baskılarına, kültürel ve ekolojik tahribata yol açacaktır. İstanbul metropolitan alanı ise, bu küresel gerçeğin yoğun olarak yaşanmakta olduğu bir bölgedir.
Günümüzde gitgide daha karmaşık hale gelerek dönüşen kentsel/toplumsal yaşamı ve yapılı çevreyle kurduğu ilişkiler ağını anlamak ve anlamlandırmak için yeni bakış açılarına gereksinim vardır. Bir önceki yüzyıldan kalma, insanı, yapılı çevreyi ve doğayı modernist bir bakış açısıyla ayrıştırarak tanımlamaya çalışan yaklaşımlar artık yetersiz kalmaktadır. Konunun, özellikle mimarlık ve şehircilik eğitiminin ve üretiminin en önemli ilgi alanını oluşturması kaçınılmazdır.
Sorunlar bu kadar küresel ve karmaşık olunca, başa çıkabilmek için değişik uzmanlık alanlarının işbirliğine dayalı ortak üretimlere ve programlara gereksinim duyulacaktır. Bu amaçla mevcut eğitim kurumlarının programları dışında, kentsel konular üzerine yoğunlaşan farklı yapılarda ortamlar ve programlar oluşturulması karşımıza önemli bir seçenek olarak çıkmaktadır.