Başak’şehir’den ’Kırsal’a
AURA-İstanbul, 2018 Güz Dönemi Sertifika Programı katılımcıları, “Araştırma Tabanlı Tasarım Stüdyosu” kapsamında, Sinan Logie yürütücülüğünde, “kent ile kırsalın kesişimi”nde bir alan gezisi gerçekleştirdi. Güz’18 katılımcıları Gülsen Şenol ve Tuğba Menşur, “Başak’şehir’den ’kırsal’a” yürüyüşü AURA-Blog’a yazdı.
Olimpiyat stadında başlayan maraton:
Metro Kapıları
Emniyet şeridi ve bariyer sınırında:
Tutmayın, tutunamıyorum.
Başakşehir. Şehir merkezini Taksim saydığımız koşulda, merkezden yaklaşık olarak 30 km uzakta, sanki her geçen gün birkaç metrekare daha büyüyen bir uydukent. Günün merhabası, aktarması bol bir yer altı yolculuğu. 30 kilometrelik bir yer altı yolculuğu; şehrin diğer ana akslarıyla Başakşehir arasına aşılması zor, görünmeyen, dokunulamayan algısal bir duvar örüyor sanki. Yenisahra, İkitelli ve Kirazlı aktarmalarından sonra Olimpiyat durağı ile Başakşehir’in güney tarafına, Kayaşehir’e varıyoruz. Olimpiyat durağı ile Stadyumu arkamıza alıyor, gördüğümüz ilk yapılaşmaya doğru yürüyoruz.
RenderCity’e varış. Hocam 3DsMax’te hangi efekt?
Nidapark ve hemen arkasında Bulvar İstanbul. Metro durağından 500 metre. Fakat sanki insanın herhangi taşıyıcı bir araç olmadan ulaşması uygun görülmemişçesine eklemlenmiş. Öyle ki Olimpiyat Stadı Yolu’nun çok şeritli asfaltlarının kenarında, biraz emniyet şeridinin ucunda, biraz bariyerlerin iç tarafında, henüz inşaatı başlamamış nadir kırsalda yürümeye çalışıyoruz. Yürümeye çalışıyoruz.
“Orada” yol yok, “buradan” gidemeyin.
Yeni çevre yolu bittiği zaman Başakşehir’in; İstanbul’un yeni merkezi olacağı ön görülüyor. Bu cümlenin altında yatan ‘merkez’ kelimesinin deforme ettiği kamusal algı mı tartışılmalı, yoksa yeni nesil için ‘merkez’ in gökyüzünden rol çalan çok katlı bloklar mı olması tartışılmalı emin olamıyoruz. Parti odasından alışveriş merkezine her şeyin kurgulandığı bu siteler arasında bazen dışarıyı gösteren, bazen onu da göstermeyen çitler ya da duvarlar var. Yaklaşık 30 cm kalınlığındaki bu ayrıştırıcıların kimi kimden, neyi neyden ayrıştırdığı konusunda pek emin değiliz ancak site içerisindeki birçok kişi için site sınırından dışarısı paylaşıma dahil bir yer değil. Çocuklar park diye ‘belirlenen’ yerde oyun oynuyor, yürüyüş yapmak üzere ‘kurgulanmış’ yolda yürüyüş yapılıyor. Yani bu sitelerin içerisinde her şey, ‘yerli yerinde.’
3 dakikalık ihtiyaç molası.
Bakkala kavuşmak.
Önce bir indik, sonra bir çıktık.
Yemek için tek yol AVM: Yersen.
Yedik.
Siteler arasındaki yollar bizim lügatımızda ve haritada hala sokak ve cadde olarak adlandırılsa da, bu kelimelerle orda tanışan büyüme çağındaki bir çocuk için bizimle aynı şeyi ifade etmiyor. Bundan böyle aynı sitedeki blokların arası sokak, site ise mahalle. Belki de bu yüzden gerçek sokaklar arasında yürürken bize en çok eşlik edenler arabalar oluyor. Bahçelerin ismi artık ‘hobi bahçesi’, vadi eteklerine mesken tutmuş. Tek tük çocuk sesi duyuyoruz. Okuldan getiriliyor, ya da AVM’ye götürülüyor, ya da diğer sitenin çocuk parkına. Sanırım ondan dolayı, 17 kişilik bir ekibi gören 5-6 yaşlarındaki çocuk karşımızda önce şaşırıyor, sonra da annesine diyor ki; “Aa! Bütün insanlar burada.”
Köye varmaya çalışıyoruz ya hani: “O görünen köydeki minare, hep aynı minare miydi?”
Göl kenarı, patika bir yol. Buradan TOKİ görünmüyor.
Kanal İstanbul Self Ofisi bölücü duvarında
Köy kahvesi dinlenmesi
Kayaşehir’den sonra rota Şamlar köyüne doğru devam ediyor. Birkaç TOKİ sitesinin arasından şans eseri büyük bir yeşil tepeye çıkıyoruz. Şamlar Barajı’nın çeperinden yürüdüğümüz yol hepimiz için ayrı bir bireysel deneyim. Değişik bir boşluk. Hem fiziksel, hem de algısal. Birkaç saat içerisinde bile doluluğa öylesine alışmışız ki; baraj, ağaçlar, birbirimiz ve birkaç piknikçiden başka bir şeyi uzun bir süre görememek düşündürüyor. Şimdi buralar Başakşehir’in haftasonu için tatil yaptığı en yakın kırsal kaçamak mı? Ama yeterince kullanılmış ya da kullanılan kamusal bir iz bile göremiyoruz. Hah tamam. Kanal İstanbul için planlanan ‘henüz’ başlanmamış inşaat sahasına gelmişiz bile.
Dolmuş tuttuk, dönelim diye:
“Biz bu yolları hep yürüdük.”
Olimpiyat Stadı: BİTİŞ
Gidiş zordu, dönüş -dolmuş- sarstı.
Yazarlar:
AURA-İstanbul 2018 Güz Dönemi katılımcıları adına:
Gülsen Şenol (Bilkent Üniversitesi, Mimarlık)
Tuğba Menşur (MSGSÜ, Mimarlık & Şehir ve Bölge Planlama)