2025 Bahar Dönemi – Proje Sergisi

Heterotopya: Bir Kent Hikayesi

Heterotopik mekânlar, yeni yer halleri yaratarak farklı sosyal kodlar ve örüntülerle beklenmedik alt kültürel enerjiler biriktirirler. Burada, yeniden şekillenen amorfolojik bir oluşumdan bahsetmek mümkündür. Hal, bireylerin edindikleri yeni fırsat deneyimlerine dairdir. Heterotopik oluşumlar, aynı zamanda ardaşık eleştirel kurguları da barındırmaktadır. İstanbul üzerinden, “öteki”nin dönüştürücü potansiyelini okumak, hikayeleştirmek, yeni anlamlar üretmek ve haritalamak, bu çalışma döneminin ana motivasyonu olacaktır.

Özellikle doğa – organiklik üzerinden ayraca alınarak yapılacak çözümlemede, antroposenliğin geriye sardırılmasının sunduğu yeni farkındalıkların peşinde olmamıza fırsat verecektir.
Beklentilerimiz tüm bu hikayelerin oluşturduğu hipertextin, sosyoloji, mimari şehircilik, peyzaj mimarisi, sanat, sinema ve ekoloji gibi alanlar üzerinden inşa edebilmektir.

STÜDYO YÜRÜTÜCÜLERİ

DENİZ ASLAN

ELİF ÇELİK

PROJELER

Almira Endican

Add-On Pazar: Feriköy Pazar Yerinin Parçalanması

Arçın Baray Karaca

İkincil Hat: Haydarpaşa ve Çevresinin Yeniden İşlevlendirilmesi

Baran Aslan

Archetopia: GEZİ

Dicle Yıldız

Direniş Mekanını Hafızası: Mekanın İzini Sürmek

Furkan Tulukcu

Oyuk: Dolmabahçe-Levazım Tüneli

Hande Demirel

Dert Objesi: Kıyı Aksı

Jiyan Taş

Mekan’ı Cennet Olsun/ Kentsel Ölümün Anatomisi

Marzieh Nouri

Sınır(sız)

Mehmet Ali Yiğit

Kamusal Bir Deneyim: Haydarpaşa Silolarında Heterotopik Diriliş

Özge Altaş

Tüketimin Gölgesinde: İstanbul’da Kamusal Alanın Kaybı

Seray Zık

Kıyıdan Kente

Sude Naz Gün

Kentsel Dönüşümün Heterotopyaları: Fikirtepe’de Alternatif Mekân Pratikleri

Şeyma Kaya

Paşabahçe: Anıtı Dev(ş)irmek

Tuba Buran

Kente Tutunmak: Atatürk Oto Sanayi

Zeynep Esin Temtek

Beyoğlu Labirenti: Yangın Merdivenleri

Zübeyde Apdik

Kopan Süreklilik Üzerine Bir Dikiş Denemesi: Kuzey Ormanları

ISINMA ATÖLYESİ ÇALIŞMALARI

Bahar 2025 Dönemi, Isınma Atölyesi sunumlarını tamamladı!

Yürütücülerimiz ve katılımcılarımız, bu dönem “Heterotopya: Bir Kentin Hikâyesi” temasını odağa aldıkları ısınma atölyesi çalışmalarını tamamladı. Katılımcılarımız, dörder kişilik gruplar halinde İstanbul’un dört farklı bölgesinde — Beşiktaş, Beyoğlu, Eminönü ve Kadıköy — geziler düzenleyerek kentsel gözlemler yaptı ve bölgelere dair analizler geliştirdi. Atölye süresince kentin farklı katmanlarını deneyimlediler ve tartışmalar yürüttüler.

Beşiktaş’ın Heterotopik Haritası: Görünmeyen Mekânlar ve Kolektif Hafıza
Dicle Yıldız, Furkan Tulukcu, Sude Naz Gün, Tuba Buran

Bu çalışma, Beşiktaş’ın gündelik yaşamında karşılaştığımız heterotopik alanların keşfedilerek haritalandırılmasını amaçlamaktadır. Kentin farklı dinamiklerini yansıtan bu alanlar, kamusal mekânın dönüşümünü ve kullanım biçimlerini görünür kılmaktadır.

Özgür fikirlerin ifade bulduğu grafitiler, kendi hareket rotalarını belirleyen seyyar satıcılar, toplum tarafından ötekileştirilmiş ancak kentsel mekânda kendilerine yer edinmiş sokak hayvanları, geçici süreyle kent akışını değiştiren inşaat alanları, kamuya açık olması gerekirken belirli gruplara ayrılmış park alanları ve balık pazarında yaşanan kültürel dönüşüm gibi unsurlar, bu haritalama sürecinin temel bileşenleridir.

Çalışmanın bir diğer ayağı ise, farklı zamanlarda farklı anlamlar yüklenen, kolektif hafıza ve ritüellerle şekillenen heterotopik mekânlara odaklanmaktadır. Beşiktaş Çarşı grubu gibi kentin kimliğinde önemli yere sahip kolektif yapılar, muhalif seslerin toplandığı Kartal Heykeli çevresi gibi sembolik alanlar bu bağlamda incelenmiştir. Bu mekânlar, toplumsal hareketlerin, kültürel direnişin ve kamusal alanın dinamik yapısını anlamak için kritik birer gösterge niteliği taşımaktadır.

Çalışma, Beşiktaş’ın farklı heterotopik katmanlarını ortaya koyarak, kentsel mekânda alternatif bir okuma sunmayı amaçlamaktadır.

Heterotopya Bağlamında Beyoğlu’nun Kentsel Dinamikleri
Hande Demirel, Jiyan Taş, Marzieh Nouri, Zeynep Esin Temtek

Beyoğlu, İstanbul’un en dinamik ve çok katmanlı bölgelerinden biridir. Tarih boyunca farklı kimlikleri, kültürel çeşitliliği ve sosyal yapıları içinde barındırmış; sürekli dönüşen bir yapıya sahip olmuştur. Mimari dokusu ve kent yaşamındaki değişimler, burayı yalnızca fiziksel bir alan değil, aynı zamanda
toplumsal etkileşimlerin ve farklı mekânsal deneyimlerin kesişim noktası haline getirmiştir.

Foucault’nun heterotopya kavramı, toplumun farklı gruplar tarafından nasıl deneyimlendiğini anlamak için güçlü bir teorik çerçeve sunar.¹ Beyoğlu, özellikle İstiklal Caddesi ve çevresindeki simgesel yapıları ve çok katmanlı geçmişiyle bu kavram üzerinden okunabilecek özgün bir örnektir. Bu doğrultuda ekip olarak bir flaneur (şehir gezgini) gibi Beyoğlu’nu dolaşarak heterotopya kavramını sorguladık.

Gözlemlerimiz simgesel yapılar ve sokak aralarına odaklanarak başladı; ardından Beyoğlu’nun ruhunu farklı perspektiflerden ele aldığımız “Bir Heterotopya Olarak Beyoğlu” başlıklı çalışmayı oluşturduk. Fotoğraf analizleri, haritalandırmalar, kolajlar ve eskizlerle anlatımımızı destekledik.

Rota boyunca eşikler, sınırlar ve atıl alanlar dikkatimizi çekti. Özellikle yangın merdivenlerini, kamusal-özel alan ayrımının silikleştiği heterotopik mekânlar olarak değerlendirdik.

Sonuç olarak, İstanbul’un simgesel bölgelerinden biri olan Beyoğlu üzerinden heterotopya kavramını deneyimleyerek kişisel gözlem ve okumalarımızı farklı başlıklar altında bir araya getirdik.

Eminönü’nün Çuval Teorisi
Seray Zık, Şeyma Kaya, Zübeyde Apdik, Mehmet Ali Yiğit

Eminönü grubu olarak tarihi yarımadanın denizden erişim kapısı olan bu bölgeyi, bir turizm ve ticaret merkezi olarak ele aldık. Hem dikeyde hem yatayda zamanın içinde devinen ve zamanı devindiren bir merkez olarak Eminönü’nü haritalamaya koyulduk. Gündüz Vassaf’ın sözleriyle, İstanbul’un gerçekleri bile efsane gibi olunca biz de haritalarımızı hareketlendirdik, hikayeleştirdik, oyunlaştırdık.

Heterotopya bağlamında Eminönü’nün topyekün bir içe içelik halinde oluşuna dayanarak farklı / öteki olanı heterotopik unsurlardan ziyade ‘homotopik’ unsurlar olarak ele aldık. Homotopyalar olarak adlandırabileceğimiz, tek bir üründe uzmanlaşmış hanları ve sokakları belirledik. ‘Dünya’da yoksa, Eminönü’ndedir aradığın’ lafından hareketle bu homotopyalarla kurduğumuz bir harita üzerinde ‘ne nereden alınır?’ temalı bir oyun hazırladık. Oyunun kurallarını anlatan metnimiz şu şekildedir:

Oyun birer dakikalık turlar halinde oynanır. Oyuncular çuvaldan bir top çeker. İlk amaç çekilen top üzerindeki bilmeceyi çözmektir. X-topya formülüyle isimlendirilmiş her bir top, lekelerle belirtilen mekanlarda orada en çok satılan ürüne tekabül etmektedir. Örneğin ‘fototopya’ fotoğrafçılığa dair her türlü malzemenin olduğu Hayyam Pasajı’nı işaret etmektedir. Oyuncu bilmeceyi çözdükten sonra, elindeki topu iskele çizgisinden lekeli harita üzerine yuvarlayarak uygun leke üzerine isabet ettirmeye çalışır. Her oyuncu turun sonunda doğru lekelere isabet ettirdiği topları alır. Çuvalda top kalmadığında oyun sonlanır, en çok topa sahip oyuncu oyunu kazanır.

Geçici Sahiplikler: Kadıköy’ün Heterotopyaları
Almira Endican, Arçın Baray Karaca, Baran Aslan, Özge Altaş

Kadıköy, hem kültürel dokusu hem de barındırdığı çeşitli insan profilleriyle İstanbul’un en dinamik semtlerinden biridir. Anadolu Yakası’nda konumlanmasına rağmen, Avrupa ile Anadolu arasında bir eşik işlevi gören Kadıköy; yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda sosyo-kültürel bir geçiş sahası olarak da önem taşır. Farklı dönemlerden, kültürlerden ve toplumsal katmanlardan izler taşıyan bu semt, Henri Lefebvre’in “mekânın üretimi” kuramı ve Michel Foucault’nun “heterotopya” kavramı çerçevesinde çok katmanlı ve değişken yapısıyla dikkat çeker.

Foucault’nun tanımladığı heterotopyalar, toplumun düzeni içinde yer alsa da bu düzenin dışında, ona alternatif bir gerçeklik öneren, zıtlıklar ve geçicilikler barındıran mekânlardır. Kadıköy de bu bağlamda çoklu heterotopyaları içinde taşıyan, zamansal ve mekânsal olarak sürekli dönüşen bir alan sunar. Tarihi Çarşısı, Barlar Sokağı, Moda sahili, sokak sanatları ve hareketli sokak yaşamıyla Kadıköy, hem bireysel hem kolektif anlatıların iç içe geçtiği özgün bir karşı-mekândır.

Lefebvre’e göre mekân, yalnızca fiziksel bir alan değil; toplumsal ilişkiler, iktidar yapıları ve direniş biçimleriyle birlikte üretilen bir yapıdır. Kadıköy’deki grafitiler, sloganlarla örülü duvarlar, kamusal alanlarda gerçekleşen protestolar, açık hava söyleşileri ve bağımsız sanat performansları, semtin yaşayan bir mekân olarak üretildiğini ve sürekli yeniden tanımlandığını gösterir. Bu müdahaleler, Kadıköy’ü sadece bir yerleşim alanı değil; toplumsal taleplerin, alternatif yaşam pratiklerinin ve karşı duruşların sahnesi haline getirir.

Araştırma Tabanlı Tasarım Stüdyosu’nda dönemin ara değerlendirme sunumları gerçekleşti!

AURA İstanbul’un Bahar’25 Sertifika Programı katılımcılarıyla Yapı Fuarı 2025’i ziyaret ettik!

AURA’da Jüri Günü!