Şevval Büşra Özmen
FAZ I
Deprem Sonrası ‘Akut Barınma’ Alanları
(Çadır Yerleşimleri)
AURA İstanbul Sertifika Programı kapsamındaki Araştırma Tabanlı Tasarım Stüdyosunun ilk fazında Kahramanmaraş, Dulkadiroğlu, Sümer Mahallesi’nde bulunan Sümer Ortaokulu’nun bahçesinde kolektif üretim süreçleri ile bir yerleşim ve yaşam alanı kuran KAF Kolektif’in paylaştığı bilgilerden yararlanıldı.
Söz konusu alandaki acil barınma ihtiyaçları ile sosyal ve ibadet mekânı üzerine çalışmalar yapıldı. Katılımcılarımız, iki hafta içerisinde iki grup halinde çalışmalarını tamamladı.
SOSYAL ALAN VE İBADET ALANI
Tasarım Ekibi: Başak Bul, Büşra Özmen, Ebru Şevli, Eda Ünal, Meltem Güller, Mona Bilto, Nüket Barutçu, Zeynep Adar, Zeynep Yılmaz
Sümer Ortaokulu’nun çevresinde Kaf Kolektif’in katkılarıyla oluşmuş komünitede, yapılan görüşmeler sonucu ihtiyaç duyulan sosyal alan ve ibadet mekanı tasarımı için çalışıldı. Tasarıma başlarken belirlenen prensipler doğrultusunda oluşturulan bir yol haritası ile çalışıldı. Bu prensipler; taşınabilirlik, çoğalabilirlik, kolay kurulum ve esnek tanımlı mekanlar oluşturmaktır. Belirlenen programların hepsine cevap verebilecek bir birim tasarlandıktan sonra birim dönüştürerek kullanılmasına olanak sağlayan bir kompozisyon oluşturuldu.
Bütün bu kompozisyonun kurucu unsuru ıslak hacmi içeren su modülüdür. Bu modül içeriden abdesthane dışarıdan ise çeşme olarak kullanılmaktadır. Yerleşim için de ana unsur olan su modülü, hem var olan patika ve duvar aksının kesişiminde bulunacak hem de önünde açık bir sosyal alan oluşturacak kapasiteye sahip olacak şekilde tasarlanmıştır.
Su modülünün etrafına yerleşerek kompozisyonu büyüten diğer birimler ve programlar ise;
on iki kişilik ibadet mekanı, yarı açık sosyal alan ve tüm bu birimlerin birbirine bağlayan yükseltilmiş bir zemin olan platform. Kompleksin erişilebilir ve engelsiz olması için platforma çıkış rampa ile sağlanmıştır.
Yapının oryantasyonunda ana faktör ibadet mekanı olması sebebiyle kıble yönüdür. Kıble yönüne doğru konumlanan yapının duvar ile ara kesitinde kalan açık alan da büyük önem kazanmaktadır. Buradaki açık alan, hem bir sosyal alan hem de ekme-biçme alanı olarak kurgulandı. Böylece tasarım, esnek ve dönüşebilen mekan kullanımına sahip, “su” üzerinden kurgulanan ve açık alanlarla beslenen bir mekan kompozisyonuna haline geldi.
Tasarımda kullanılan malzemelerin kolay ulaşılabilir ve uygun maliyetli olması önemsendi. Bu nedenle çevre illerden temin edilebilecek; OSB, ahşap kereste, membran ve ahşap kasalar tercih edildi. Modüller için oluşturulan kurulum şeması sayesinde mekan, herkes tarafından inşa edilebilecek ve eklemlenebilecek biçimde kurgulandı.
Programın omurgasını oluşturan Araştırma Tabanlı Tasarım Stüdyosu, geleneksel mimari stüdyo pratiklerinin sınırlarını aşarak, güncel kentsel sorunlara disiplinler arası bakış açısıyla yaklaşıyor.
2023 Bahar Dönemi’nde “Araştırma Tabanlı Tasarım Stüdyosu”nda, katılımcılarımız, Buşra Al ve Emre Demirtaş yürütücülüğündeki stüdyoda, 6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen depremler ardından bölgedeki ihtiyaçlara odaklandı.
FAZ II
Deprem Sonrası Geçici Barınma Yerleşimlerine Yönelik Tasarım
Araştırma Tabanlı Tasarım Stüdyosu kapsamında Bahar’23 katılımcıları Urban.koop ile birlikte Deprem Sonrası Geçici Barınma Yerleşimlerine Yönelik Tasarım Rehberi’nde yer alan araştırma başlıkları üzerine çalışmalarını tamamladı.
Katılımcılarımız; Kent ile Entegrasyon, İklimlendirme ve Sürdürülebilir Altyapı, Plan Kurgusu, Konut Birimleri, Sosyal Etkileşim, Müşterekler ve Donatılar konularında gruplar halinde çalıştı.
Deprem Sonrası Geçici Barınma Yerleşimlerine Yönelik Tasarım Rehberi
KENT İLE ENTEGRASYON
Tasarım Ekibi: Başak Bul, Büşra Özmen, Zeynep Adar
6 Şubat’ta 10 ilde meydana gelen depremde yıkılan ve geçici barınma bölgelerinin kent ile entegrasyonunu ele alındı. Tasarlanan yeşil koridor yardımıyla konut bölgelerinden, çadır kentlerden hem sanayi hem kentin diğer odak noktalarına bütün kullanıcıların hareket edebileceği bir omurga önerildi.
Çadır kent, geçici barınma ve kalıcı konutların hepsini kapsayan bir omurganın kent ile entegrasyonunu üretken kentsel peyzajlar kavramıyla ele alındı. Kent içerisinde konut birimleri üretilmeden önce kenti birbirine bağlayan yeşil omurganın genleşmesi, kılcallanması bu farklı zamanlarda üretilecek üç tip konut yerleşim biçimini birbirine bağlayarak zaman içinde geçici barınma birimlerinin kalkıp yerlerine konut yapılmasını sağlayacak alt yapı izini oluşturuyor. Bu iz; konut alanlarını, sosyal alanları, tarım ve üretim alanların alt yapısını suya erişimini kurguluyor. Son aşamada sanayi bölgelerine kılcallanması ile oluşan omurganın biten yapısı onarılır. Bu sayede mevcut hali iyileştirilmesine de olanak sağlanır.
Tüm kullanıcıların belirli odaklarda yoğunlaştığı ancak herkesin her bölgeye erişebildiği bir ağ sistemi tasarlandı. Yeşil koridorla birleştirdiğimiz bu ağ sisteminde yaya ulaşımı ve bisiklet ulaşımı sağlandı. Bu ağ sisteminin 500 metrede bir mahalle ölçeğinde olmasıyla, 1,5 km de ring sistemiyle -toplu taşımalarla- birbirine bağlıyoruz. Bu mahalle ölçeğinde kreş, eğitim, sosyo-kültürel alan, su ve yeşil alanları barındırıyor.
Bu sistemi kent ölçeğinde uygulanabilirliği için Hatay özelinde bir çalışma gerçekleştirerek sonlandırdık. Hatay’ın içerisinde Asi Nehri’nin geçmesini ve liman kenti olması potansiyelini kullanarak yeşille ve suyla entegre kendi kendine yetebilen bir kent senaryosu oluşturduk.
FAZ III
SOSYAL KONUT
SOSYAL KONUT +PARAZİT HUBLAR
Tasarım Ekibi: Zeynep Adar, Başak Bul, Büşra Özmen
Sosyal konutlar, toplumda bir araya gelmeyi teşvik eden ve dayanışmayı destekleyen mekânlar olarak düşünülmelidir. Deprem öncesi ve sonrası dönemde toplumun çeşitli ihtiyaçlarından meydana gelen sebeplerden dolayı sosyal konutlara her zaman ihtiyaç vardır. Zaman, maliyet ve kullanıcı ihtiyaçlarının ön planda olduğu bu dönemde modüler sistemler ile standart bileşenlerin kullanılması ve birleştirilmesiyle ilgili daha önceden belirlenmiş kurallar sayesinde hızlı ve tekrarlanabilir çözümler üretmek mümkündür.
Ayrıca, modüler sistemlerin esnekliği, projenin ihtiyaçlara ve değişen koşullara uyum sağlamasını kolaylaştırır. Bu sistemler, farklı boyutlarda, işlevlerde ve yapı tiplerinde uygulanabilir. Bileşenlerin bir araya getirilme şekli ve düzeni, projenin ihtiyaçlarına göre kolayca değiştirilebilir. Bu da projenin yeniden kullanılabilirliğini ve uyarlanabilirliğini artırır. Bu avantajlar düşünülerek deprem öncesi ve sonrası oluşacak sosyal konutlar, parazitleşen hub’lar ve modüller sistemler üzerinden ele alınıyor.