Şeyma Kaya
Paşabahçe: Anıtı Dev(ş)irmek
Gecekondu sakinlerinin yıllar boyunca kendilerine ait olmayan arazilerde sürekli yerinden edilme riskiyle yaşamaya alışmış olması, yalnızca konut pratiklerini değil, mekâna yönelik aidiyet ilişkilerini de belirlemiştir. Tapusuzlukla gelen temellük edememe hali semtle kurulan bağı kırılgan kılmıştır. “Ev kira, semt bizim” sloganı, bu çelişkili sahiplenme hissiyatının ifadesidir. Bu ifade yalnızca bir mahalle romantizmi değil, aynı zamanda mülkiyetin kentteki hukuki, siyasi ve toplumsal boyutlarına karşı geliştirilen bir direniş biçimidir.
Bu proje, tam da bu türden bir kentsel rant tehdidinin ürettiği “sürgün psikolojisi” karşısında, mekân felsefesi odağında düşünen bir tasarım tavrı geliştirmeyi amaçlamaktadır. Bu bağlamda, anıt kavramı da yeniden düşünülmektedir. Proje, anıtı, otorite sahiplerinin ve resmi ideolojinin hafıza üretme ve iktidar kurma aracı olmaktan çıkararak; kent mekânını kuran, yaşatan ve dönüştüren öznelerin—halkın, emekçilerin, yerel toplulukların— hafızalarını taşıyan ve bu hafızayı bugünün toplumsal koşulları içinde yeniden kuran bir müşterek hafıza mekânı olarak kavramsallaştırır. Hafıza, bu yaklaşımla geçmişte dondurulmuş bir nesne değil; şimdiki zamanla birlikte devinen, kolektif olarak paylaşılan ve müzakere edilen bir deneyim alanı hâline gelir.
Çalışma, genel hatlarıyla gecekondulaşma olgusunu tarihsel bağlamı içinde tartıştıktan sonra, İstanbul’un ilk gecekondu havzalarından biri olan Paşabahçe semtinin kentleşmesini Şişecam Fabrikası ekseninde ele almaktadır. Endüstriyel kalkınmayla biçimlenen bu semtin, Boğaziçi’nin endüstrisizleşme süreciyle birlikte nasıl bir dönüşüm yaşadığı incelenmiştir. Bu dönüşümün hafızaya, mekâna ve temsile dair açtığı imkânlar, projede önerilen tasarım yaklaşımının zeminini oluşturmaktadır.