Binaların İnsanlarla İletişim Kurma Biçimi ve Refik Anadol
Binalar bize ihtiyaçlarımıza yönelik mekan sağlamanın yanı sıra cepheleri ile yaşadığımız şehirlerin dokusunu oluşturuyor ve gün boyu hayatımızın arka planı haline geliyorlar. Tarih boyunca binalar mekan oluşturmak kadar kültürün, toplumsal normların ve egemen politik etkilerin temsilcisi abidelere dönüştü. Antik Yunan’da kahramanlık öykülerinin anlatıldığı incelikli heykel işçilikleri ile donatılmış cepheler, Gotik dönem mimarisinin dini mesajlarla bezeli binaları ya da Barok mimarisinin güç, refah ve zaferi temsil eden binaları gibi her dönemin mimarisi içinde bulunduğu yaşam kültürünün yüzü haline geldi. Temsil kuvveti yüksek simgesel binaların yanı sıra gündelik binalar ve bir araya gelme biçimleri de bulundukları kültürün, iklim ve coğrafyanın, bölge tarihinin izlerini üzerinde taşır nitelikte oluyordu. Zamanla gelişen yapım teknolojileri, bina cephelerini taşıyıcı siteminden ayrılan ikincil bir katman, dış kabuk haline getirmeye başladı. Buna eş zamanlı olarak gelişen sanayileşme, kent nüfus yoğunluklarındaki hızlı artışa bağlı doğan kent merkezlerindeki konut ve iş yeri ihtiyacı ile beraber kent merkezleri giderek birbirine benzeyen kule yapıları ile dolmaya başladı. Bugünlerde birçok şehrin silueti veya hava fotoğrafına baktığımızda birbiri ile iklim, tarih veya kültüründen bağımsız aynılaşmaya başlamış imajlarla karşılaşıyoruz. Tasarım ve üretim süreçlerinde teknoloji ve işlevsellik ne kadar öne geçse de mimari ve kent insanlarla iletişim kurmanın yeni bir yolunu buluyor. Yükselen binalar ya da sıkışmaya başladığımız kamusal mekanlar yeni medya sanatları sayesinde kentliler ile iletişime geçiyor. Yeni mekan deneyimleri ve görsel şovlara ev sahibi oluyor.
Görsel (soldan sağa): Katar Silüeti, New York Silüeti, Sydney Silüeti
WDCH Dreams: Hatırlayan Öğrenen ve Hayal Eden Bir Bina Hakkında Bir Bilim Kurgu Hikayesi
Geçtiğimiz ay, 28 Eylül – 6 Ekim tarihleri arasında, Frank Gehry’nin meşhur binası Walt Disney Konser Salonu, Los Angeles Filarmoni Orkestrası’nın 100. Yılı şerefine yeni medya sanatçısı Refik Anadol’un WDCH Dreams çalışmasına ev sahipliği yaptı. Gehry’nin şehre bir tuval olmasını dilediği, ikonik paslanmaz çelik binası, Refik Anadol ve Google Arts & Culture’ın katkıları ile bir hafta boyunca unutulmaz bir görsel şölen yaşattı.
Los Angeles Filarmoni’nin 45 terabytelık arşivlerinin taranması ile seçilen poster, afiş, ses ve görseller Artifical Intelligence (Yapay Zeka) algoritmaları ve Google Arts and Culture ‘ın Artists and Machine Intelligence programı kullanılarak final kompozisyonlar oluşturuldu ve 3 boyutlu projeksiyonlar ile cepheye yansıtıldı. Refik Anadol 587,763 görsel, 1,880 video, 1,483 metadata ve 17,773 ses dosyasından (16,471 performanstan alınmış 40,000 saatlik ses kaydı ) oluşan değerli arşivi WDCH Dreams projesine dönüştürebilmek için insanların rüya görme mekanizmasından esinlendi. İnsanların hatıralarını işleme ve bunu yaparken farklı çağrışım ve imgelerle rüyalarına geçmesi durumunu, L.A.’nın hafızası olan arşivi soyutlama ve bu projeye özel bir algoritma ile görselleştirerek gerçekleştirdi. Sanat, mimari, teknolojinin birbiri ve bellekle olan sinerjisini unutulmaz bir şov haline getirdi.
Refik Anadol projesini ’’Her bir şekil arşivden alınan bir bilginin temsili. Bu algoritmaları bir fırça gibi kullanmak. Şiirdeki denge gibi. Bazen karşınıza çıkan sonuçlar gerçek, bazen makine tarafından yaratılmış oluyor. Ürettiğim her proje bir çeşit bilim kurgu hikayesi. Bu hatırlayan,öğrenen ve hayal eden bir bina hakkında.’’ cümleleri ile özetliyor. Cepheyi bezeyen şovun yanında Anadol; konser salonunun içine de ziyaretçilerin şov için kullanılan dijital malzemeler ile etkileşim kurabileceği bir enstalasyon hazırladı.
Görseller: Archdaily, L.A.’s Walt Disney Concert Hall Will Be Lit by Algorithms in Dream-Like Light Show, 19.09.2018
Görseller: Dezeen, Frank Gehry’s Walt Disney Concert Hall illuminates with dream-like visuals, 4.10.2018
Refik Anadol
Görsel: http://refikanadol.com/about
WDCH Dreams ile hem mimarlık hem sanat camiasında büyük ses getiren Refik Anadol; 1985 İstanbul doğumlu bir medya sanatçısı, yönetmen ve tasarımcı. Los Angeles, Kaliforniya’da yaşıyor. UCLA Medya Sanatı Bölümü’nde öğretim üyesi. Medya sanatçısı olarak ürettiği işlerde mimari ve medya sanatının melez ilişkisini ileri teknoloji ile kuruyor. Parametrik veri heykel yaklaşımı ile mekana özel kamusal sanat işleri üretiyor. ‘’Bugüne baktığımızda kamusal alanın bizlere her gün ilham vermesi gerekirken; şu anda, bizler, bu alanda tam tersi bir gerçeklikle tasarlanmamış bir kaosun, yer edinme yarışının arasına sıkışmış bir haldeyiz. Bu duruma karşı geliştirdiğim projeler kimi zaman kalıcı bir dijital heykel çalışması olabiliyor kimi zaman filarmoni orkestrası ile eş zamanlı üretilen görsel/işitsel bir performans olabiliyor.’’ diyen Anadol mimari ve kamusal mekanların sınırlarını, data ve teknoloji aracılığı ile yeniden biçimlendiriyor.
Eğitim Hayatı
Çocukluk yıllarından beri teknoloji ve bilim kurguya ilgili olan Anadol, Blade Runner’ı izledikten sonra Commodore 64 model bir bilgisayar alıp temel programlama öğrendi ve eğitim hayatını da hayallerini gerçekleştirmeye yönelik şekillendirdi. Refik Anadol, İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin Görsel İletişim Tasarımı bölümünde yüksek lisans ve aynı okulda Fotoğraf ve Video dallarında summa cum laude derecesiyle lisans eğitimini, Los Angeles’taki University of California’da medya sanatları üzerine ikinci yüksek lisans eğitimini tamamladı. Aynı zamanda Antilop’un kurucularından birisi ve burada yaratıcı yönetmen olarak çalışıyor.
2014 yılında yüksek lisans tez projesini çalışması sırasında Frank O. Gehry’nin tasarladığı ikonik Walt Disney Konser Salonu’nda, müzik ve mimarinin eş zamanlı ilişkilendirildiği bir hikâye kurmaya karar verdi. Binanın içinde canlı çalan müzikle eş zamanlı ve bir algoritmaya bağlı oluşan sinematik bir deneyim tasarladı. Bu tez çalışması, Microsoft araştırma ödülünü alan ilk sanat projesi oldu ve Bill Gates’in dikkatini çekti. Stüdyosunu 2015’te kuran sanatçı, verinin görselleştirilmesi ve mekansallaştırılması üzerine yaptığı çalışmalarla Facebook, Twitter ve Google’ın yapay zekâ araştırma ekibi Brain Team’in dikatini çekmesiyle birlikte projelerini gerçekleştirmek için ihtiyaç duyduğu koşullar tamamlanmaya başladı.
Sanat Yaklaşımı ve Araçları
Bir medya sanatçısı ve tasarımcı olarak Refik Anadol, çağdaş kültürün gerektirdiği yeni estetik, teknoloji ve dinamik mekan kavramlarının yöntemleri ile ilgileniyor. İşlerini tasarlarken data ve makina zekasını bir araç olarak kullanarak alışılmadık mekan deneyimlerinin izini sürüyor. Medya sanatlarını mimari ve mekan konseptleri ile iç içe geçiren Anadol, dijital olmayan gerçekliğin ortadan kalktığı bir ortamda, mimarinin ve mekan ihtimallerinin nasıl gelişebileceğini sorguluyor. Hem iç mekan hem dış mekan işleri ile izleyicisine yeni fonksiyon ve mekan alternatifleri hayal etme imkanı sunuyor. Anadol’a göre tüm mekanlar ve cepheler birer kanvas niteliğinde. “Bir mekan bizi hissedebilir mi, bizimle gerçekten etkileşime geçebilir mi, kendi kendine hatıralar yaratabilir ve rüya görebilir mi?” işlerinde kendisine sorduğu sorulardan bazıları.
İşleri ve Ödülleri
Anadol, çeşitli ödüller kazanmasının yanı sıra misafir öğretim görevlisi olarak da çalıştı. İşleri; Microsoft Araştırma- En İyi Vizyon Ödülü (Microsoft Research’s Best Vision), Alman Tasarım Ödülü (German Design Award), UCLA Sanat ve Mimarlık Moss Ödülü (UCLA Art+Architecture Moss Award), Kaliforniya Üniversitesi Araştırma Enstitüsü Sanat Ödülü (University of California Institute for Research in the Arts Award), SEGD Evrensel Tasarım Ödülleri (SEGD Global Design Awards) and Google Sanat ve Makina Zekası Sanatçı Ödülü (Google’s Art and Machine Intelligence Artist Residency Award)’nün de dahil olduğu pek çok ödüle layık görüldü. Mekâna-özel çalışmaları şuralarda sergilendi: Walt Disney Sergi Salonu (ABD), Hammer Müzesi (ABD), Uluslararası Dijital Sanatlar Bienali Montreal (Kanada), Ars Electronica Festivali (Avusturya), l’Usine | Genève (Isviçre), Arc De Triomf (Ispanya), Zollverein | SANAA’s School of Design Binası (Almanya), santralistanbul Çağdaş Sanat Merkezi (Türkiye), Outdoor Vision Festivali SantaFe New Mexico (ABD), Istanbul Tasarım Bienali (Türkiye), Sydney City Art (Avustralya), Lichtrouten (Almanya). Mekan kavramına yeni bir boyut kazandıran, mekanla kurduğumuz ilişkiye yeni bir görme ve deneyim biçimi katmanın yollarını arayan Refik Anadol’un heyecan verici işlerini aşağıda bulabilirsiniz:
1. Meltıng Memorıes (Eriyen Hafızalar) – İstanbul (Türkiye), 2018
Engram : Data Sculpture for Melting Memories from Refik Anadol on Vimeo.
2. Wınd of Boston: Data Paıntıngs (Boston Rüzgarı: Data Resimleri) – Boston (A.B.D.), 2017
Wind of Boston : Data Paintings from Refik Anadol on Vimeo.
3. Vırtual Depıctıons: San Francısco (Görsel Tasvirler: San Fransisko) – San Fransisko (A.B.D.), 2015
Virtual Depictions: San Francisco / Public Art Project from Refik Anadol on Vimeo.
4. Archıve Dreamıng (Arşiv Rüyası) – İstanbul (Türkiye), 2017
Archive Dreaming from Refik Anadol on Vimeo.
5. Vısıons of Amerıca: Amériques (Amerika’nın Tasavvurları) – Los Angeles (A.B.D.), 2014
Visions of America: Amériques / LA Phil / Video Artist Cut from Refik Anadol on Vimeo.
6. Infınıty Room (Sonsuzluk Odası) – İstanbul (Türkiye), 2015
Infinity Room – [TIEE] from Refik Anadol on Vimeo.
7. Lımınal Room (Liminal Oda) – İstanbul (Türkiye), 2015
Liminal Room by Refik Anadol | #IstanbulLightFestival from ahmetcile on Vimeo.
8. Augmented Structures (Çoğaltılmış Strüktürler) – İstanbul (Türkiye), 2013
Augmented Structures v1.0 : Acoustic Formations / Istiklal Street from Refik Anadol on Vimeo.