1960’ların ve 70’lerin ütopik ve spekülatif projeleri, sadece mimarlık tarihi perspektifinden değil, değişimin frekansının yakalayabilmek için geleceğe dair öngörüde bulunmakla ilgilenen tüm tasarımcılar tarafından yeniden dikkatle incelenmektedir. Kentsel, mimari veya endüstriyel ürün ölçeğindeki tasarımda, güncel durumun ve sürekli değişimin farkında olan, daha basit düşünmeye çalışan, aktivist tasarım kültürünü yaşayan bir nesil işi ele almış durumdadır. Günlük hayatımızdaki ufak bir eylemin veya büyük bir enerji şirketinin yaptığı yatırımların çevreye etkisini düşünen, her bir bireyin ortaya konan tasarımdan nasıl faydalanabileceğini düşünmeye çalışan bu yeni neslin tahayyül edeceği gelecek de yeni bir araştırma konusu olarak ortaya çıkmaktadır.
Bu soruya yanıt verebilmek için, yakın geçmişe kısa bir bakış atarak; 1950’den itibaren gelecekteki mekânsal ortama dair söz veya grafik ile yorum yapmış olan kişilerin hayatlarını, gelecek öngörüsü olarak üretmiş oldukları ürünler ile birlikte araştırıp, doğdukları zaman ve yer (zamanın ve yerin karakterlerine olan etkisini anlayabilmek için), içinde büyüdükleri aile ortamı (kültürün kişi üzerindeki etkisini anlayabilmek için), okudukları okullar (eğitimin kişi üzerindeki etkisini anlayabilmek için), beraber çalıştıkları kişiler (kolektif üretimin tasarım üzerindeki etkisini anlayabilmek için) ve ortaya koymuş oldukları bakış açısının teorik anlatımı inceleyip yorumlamanız beklenmektedir.
Atölye X sürecinde; geçmiş dönemden günümüze, daha sonra da geleceğe doğru mekânın biçimsel ve algısal değişimini anlayıp, sizlerin tasarım alanında söz sahibi olmanızın beklenebileceği 2050 yılında ilginizi çeken tasarım ile ilgili sorunlar/sorular nasıl yanıtlanacak ve nasıl (hangi biçimde) bir mekânsal üretim söz konusu olabileceğine dair İstanbul’a yönelik öngörülerde bulunmanız beklenecektir.