Programın omurgasını oluşturan Araştırma Tabanlı Tasarım Stüdyosu, geleneksel mimari stüdyo pratiklerinin sınırlarını aşarak, güncel kentsel sorunlara disiplinler arası bakış açısıyla yaklaşıyor.
2022 Güz Dönemi’nde “Araştırma Tabanlı Tasarım Stüdyosu”nda, katılımcılarımız bireysel ilgi alanı ve deneyimleri doğrultusunda belirledikleri proje ve araştırmaları, Ersen Gürsel ve Ayşegül Kuruç yürütücülüğünde geliştirdi.
Stüdyo yürütücüleri Ersen Gürsel ve Ayşegül Kuruç, 2022 Güz Döneminin ana temasını “Esenlik için Mimarlık” olarak tanımlıyor.
Dönem boyunca, stüdyo kapsamında yapılan çalışmaları destekleyecek tarihsel-kuramsal, ayrıca teknik yönteme ilişkin seminer dizileri, disiplinler arası nitelikte tartışma ve buluşma ortamı sağlayan Cumartesi Aurası konferansları, kolektif düşünme ve üretime yönelik çalışmalar gerçekleştirildi.
Esenlik için Mimarlık
Ersen Gürsel, Ayşegül Kuruç
2022-2023 Güz Aura’sında bu senenin dünya mimarlık günü mottosu olan, “Esenlik için Mimarlık” başlığını seçtik. Bu büyük, kavrayıcı ve uzun zamandır unuttuğumuz önemli kelimenin altındaki özne tüm canlılar, yeryüzü parçaları, bitki örtüsü, hava ve su. On yedi projenin İstanbul’a, bir projenin Lagos’a bakışında mimarlığı başlıkta bırakıp, kentsel ölçeğe sıçramak kaçınılmazdı. Bu çalışmalarda seçilen alanların kentin merkezlerinde yer alması da bir tesadüf olamazdı. Son kalan kıyılar, vadiler ve yamaçlar üzerine binen mevcut ve yakın gelecekteki kentsel kurgunun ağırlığı ile nasıl başa çıkılacaktı?
Tekil çalışmaların öncesinde altı grupta toplanan katılımcılarla on beş günlük “tanışma-ısınma workshop” unda sorunlu bir merkez olan Beşiktaş’ı seçmek bize bu yolu açtı diyebiliriz. Genç insanların heyecanla “merkez” deki sorunlara/olaylara önerdikleri, birçok meslektaşın radikal olarak nitelendirilebileceği çözümlerle ve esenlik arzuları ile umutlandık.
Tekil çalışmalarda katılımcılar tartışmadan tasarlamaya başlamayı reddettiler. Hafıza değerleri hatırlayarak, cesurca kentin yakın ve derin katmanlarını soydular.
Adı ortada, kendi saklı kalmış Hipodrom Sultanahmet’te belirdi. Beyazıt Meydanı’nda konuşulmayanlar konuşuldu, meydan yeniden hayat bulur mu? Kadıköy -Üsküdar kıyıdan nasıl kavuşur? Kentin en değerli kıyısı, kıyı kalarak nasıl var olur? Fikirtepe’nin tepeliğini yok eden rantın yüksekliğine onun çukurları ile cevap geldi. Kentin farklı merkezleri kimlere ait/aitmiş? İzleri takip ettiler. Balat’ı, Hasköy’ü, Piyalepaşa’yı, Karaköy’ü, Haliç’i, Kadıköy’ü arşınladılar. Uzun Çarşı’nın iki denizi birleştirmesiyle, bu sınırla şekillenen yapı dokular dillendi.
Ulaşım bu topografyada hangi dönemleri hatırlattı? Kadıköy yakasından Anadolu’ya uzanan tren yolu ve tren garları ile demiryolculuğun gücü belirdi. Yedi tepeli İstanbul’un herkes ve her şey için var olabilmesi düşüncesi, Beyoğlu’nu Salıpazarı’na Cihangir’den ulaştıracak yaya ulaşım ağları ve zoraki fonksiyonlar üstlenmeyen Tophane’deki bakı noktalarıyla desteklendi.
Bu dönemde atölye çalışması mimari ölçeğe ulaşma isteğine odaklanmak yerine, genç mimarların sosyal, kültürel, yapı kültürü ve coğrafi özellikler üzerinden zamanla oluşan kentsel hafıza mekanlarını yeniden okudukları, geleceğe taşınacak değerleri tartıştıkları, proje mekanlarının üst yapısını hazırladıkları bir platforma dönüştü. “Neden, ne için, kim için?” sorunsalını-moda olanın değil de yeni olanın zeminini hazırlanmış oldular. Yani katılımcılar zor olanı denediler.
Esenlikler dileriz.
Abduljalil Baba Abdullahi
Lagos, Ajeromi İfelodun, Ajegunle’de Mimari ve Kentsel Çözümleri
Ayşe Feyza Karakoç
Haydarpaşa-Gebze Banliyö Hattının Kentsel Hafızadaki Yeri ve Eski İstasyon Binaları: Göztepe İstasyonu
Ayşe Melis Göksan
Her Şey Meydanda: Beyazıt Meydanı
Berkay Can
Hipodrom’dan Divanyolu’na Kentsel Okumalar
Beyzanur Özteker
Moda’da Mahalle Kavramının Zemin Kotları Üzerinden İncelenmesi
Burak Kavraroğlu
Kentsel Hafıza Üzerinden Harem – Haydarpaşa Bölgesi
Can Kayaaslan
İhtiyaçsız Mekana Zemin Hazırlamak: Tophane-i Amire
Dilara Gülen
Haliç Kıyı Şeridinde Değişmeyen Doku: Perşembe Pazarı
Gizem Özmen
Balat’ın İyileşme Sürecinde Boşlukların Değerlendirilmesi
Gülçiçek Karaman
Olasılıklar Evreninde Haliç Düşleri
İrem Azak
Eşik: Üst Düzey Aktiflik, Beyoğlu’ndan Kadıköy’e Tiyatronun Eşik Noktaları ve Barış Manço Tiyatro Merkezi Önerisi
Işılay Türküm
Arkeolojik Çalışma Alanlarına Yönelik Mobil Tasarım Önerisi
Mevlüt Bingöl
Karaköy ve Karaköy Otoparkı Üzerinden Bir Okuma
Nisa Nur Çolakoğlu
Fikirtepe Kentsel Dönüşüm Sürecinde Hafriyat Çukurları
Serra Aleyna Bilgin
Haliç’in Endüstriyel Mirası: Hasköy Yün ve İplik Fabrikası’nın Yeniden Ele Alınması
Şeyma Kurucu
Eko-feminizm Temelinde Görünürlük Kavramının Doğa – Kadın – Kent Üzerinden İncelenmesi
Yasin Toprak
Kentsel Dönüşümde Ölçek Meselesi: Piyalepaşa Vakası
Yeliz Kaya
Kumkapı’da Marmara Surları ve Kentsel Doku Arakesitinin İncelenmesi
Güz 2022 Dönemi, Isınma Atölyesi sunumlarını tamamladı!
Yürütücülerimiz ve katılımcılarımız, “Esenlik için Mimarlık” temasını Beşiktaş üzerinden yorumladıkları ısınma atölyesi çalışmalarını tamamladı. Katılımcılarımız, ısınma atölyesi boyunca, Esenlik kavramı üzerine tartışmalar yürüttü ve saha gezileri ile Beşiktaş’ı deneyimledi. Ardından üçer kişilik gruplar halinde çalışarak müdahalelerde ve çözüm önerilerinde bulundular.
Esenlik kavramı üzerinden yola çıkılarak Dolmabahçe’yi Ortaköy’e bağlayan Tören Yolu’nun verdiği esenliği daha geniş ölçekte olmasına, dar sokaklardan çıkılan açık bir alan olmasına ve denize çıkmasına rağmen Barbaros Bulvarı’nın sağlayamadığı tespit edilmiştir. Barbaros Bulvarı’nın potansiyel özelliklerine rağmen insanlara yaşattığı yoğunluk, sıkışıklık ve kontrolsüz akış gibi olumsuz duygularının en büyük nedenlerinden birinin yaya odaklı değil taşıt odaklı tasarımı olmasını temel alarak yıllardır göz ardı edilen yayalar için anarşist bir yaklaşımla taşıtları tamamen göz ardı ederek yaya odaklı bir ütopya sunulmuştur.
Beşiktaş’ı kent hafızasında kimlik verememesi sorunu üzerine, esenlik ve meydan kavramları bağlantısının hissiyatını güçlendirmek amaçlanmıştır. Bu bağlantı, Dolmabahçe ve Çırağan Sarayı’ndan gelen ağaçlı yol dokusunu sürdürerek sağlanmıştır. Bunun için meydan ve çevresindeki Bahçeşehir Üniversitesi ve Shangri-La Bosphorus otelin yıkılması odaklı ağaçlı yolla bütünsel yeni meydan önerisi sunulmuştur.
Esenliği demokratikleşme ve kullanıcıya seçim hakkı verilmesi üzerindenyorumlayarak, kentliye Beşiktaş’ı deneyimsel kurgu üzerinden yeniden üretme fırsatı tanır. Yaratıcı kentliyi düşünmeye, düşlemeye teşvik eder. Her kurgu bir öyküyü takip eder. Belki zamanın birinde bir Px’te (herhangi bir parça, grid) bu anlattığımız hikayeler varlık bulur.
Proje, kentsel tasarım ve mimarinin yeme alışkanlıklarımız üzerindeki etkisini ortaya koymayı hedefler. Beşiktaş‘ta lise çağındaki gençlerin yemek tercihlerini nasıl yaptıklarını, nereleri tercih ettiklerini ve bu tercihlerinde etkili olan faktörleri sorgular.
Esenlik kavramına yeme alışkanlıkları üzerinden yaklaşarak özellikle lise çağındaki gençleridaha sağlıklı beslenmeye itecek mimari ve kentsel öneriler sunar.
Saha gezileriyle tanımaya çalıştığımız Beşiktaş Çarşı ve çevre yapılarının görünürlüğüne dair problemleri çeşitlendirmek amaçlanmıştır. Çözüm önerisi olarak çarşı kitlesi ile sirkülasyon arası ilişkiyi iyileştirmek amacıyla temizleme önerilmiştir.
AURA İstanbul’a Neden Başvurmalısın?
Güz’22 Dönemini geri sarıyoruz!
2022 Güz Dönemi – Proje Sergisi